MOR RENK
Gelin, mor pijamalı Hindistanlı küçük kızlarla aşımızı paylaşalım...
İş yerleri kapanmış. Hatta zincirle kilitlenmiş caddedeki bütün ekmek teknesi kapılar. Ve boydan boya hiç olmadığı kadar sessiz cadde; ıssızlık içinde. Kim bilebilir, belki de bugüne değin, ilk defa bu kadar yalnızlaştı, kimsesizliğin hüznünü tattı, herkes evine, o da; biraz garip, biraz buruk kendi içine çekildi. Virüs salgının kesmiş olduğu ağır faturanın bedelini böyle ödüyor Hindistan. Kilitli dükkanların her birinin sahibi, eve ekmek götüremediği için üzülüp şikayette bulunsa da ellerinden beklemekten başka bir şey gelmiyor. Ya bekleyecek durumda olmayanlar ne yapıyor?
Hindistanlı bu küçük kız; omuzları sarkmış, kolları avuçlarına kadar uzanan, kaç beden oluğu belli olmayan, aylardır yıkanmamış kahverengi kazağının kendisini sarıp sarmaladığı şefkatle oturuyor. Bu minik kız gibi buradaki nice çocuk, kendilerini büyük bir mutluluk içinde bırakacakları şefkatli anne-baba kucağından mahrum. Kimseleri yok. Onları tek sarıp sarmalayan şey elbiseleri. Yine kim bilir hangi çöpten büyük bir sevinçle bulabildiği mor pijamasını üzerine çekmiş bu kızcağız. Belki de başka yok, bu onun tek pijaması. Ayakları çıplak. Hindistan’daki çoğu çocuk gibi belki de hiç ayakkabısı olmadı. Zeminle uyum içerisinde olan tozlu saçları, şahit her şeye. Bize sıradan gelen ama onun için hayat demek olan sağ çaprazındaki dükkan çöpleri, muhtemelen şimdiki odaklanmış olduğu yemeği de oradan bulduğu için önemli hale geliyor…
Çocuklarımız; babalarına süslü ve ışıldaklı ayakkabı siparişleri, annelerine de okuldan gelince akşam yemeğinin üstüne büyük bir keyifle yiyeceği çikolatalı puding siparişleri verirken, dünyanın diğer yerlerini de zihinlerine getirmeliler. Böyle küçük kızların da gündelik hayalleri var. Onların en büyük hayali; yarın aynı saatte dükkanlar kapandıktan sonra, çöplerindeki karnını doyuracak yemeğine kavuşmak...
Gelin, mor pijamalı Hindistanlı küçük kızlarla aşımızı paylaşalım...